Çocukların yuvaya başlama yaşları 3 6 yaş arası, okul öncesi dönem olmaktadır. Yuva veya ana okulları çocuklara zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal gelişimlerinin yanı sıra dil gelişimlerini de destekleyici programlar uygulamalı ve bu uygulamaları uygun koşullarda gerçekleştirerek sunmaları gerekmektedir. Bu programlarında çocukların tüm gelişim alanlarını desteklediği gibi onların ilgilerini çekerek keyifli bir şekilde takip etmelerini sağlayacak içerikte hazırlanması beklenmektedir.
Okul öncesi dönemde yuva veya ana okullarında alacakları eğitimlerle çocuklar eğlenirken hem öğrenmeli, hem yeni ilgi alanları bulmalı hem de var olan yetenek ve ilgi alanlarını geliştirmeye yönelik sunulacak değişik aktivitelerle eğitim hayatlarının temelinde destek edinmektedirler. Renk, sayı, şekil gibi bazı gereksinimleri, sosyal ve el becerileri ev ortamından ziyade yuvada öğrenilmektedir.
Bütün bu bilgi ve becerileri ise yuva belirli sırada öğretmektedir. Dolayısıyla böylesi bir programı uygulayacak yuvanın tüm bu aşamalarda personelinin de gerekli deneyime ve eğitimlere sahip olması önemlidir.
Çocukların okul öncesi dönemlerinde eğitim alanları konuştukları, soru sordukları, keşfettikleri, bilgileri inşa ettikleri bireysel ve grup olarak katıldığı yaratıcı etkinliklerin yapıldığı yer olduğundan gelişimlerini büyük ölçüde desteklemektedir. Bu açıdan araştırma, öğrenme, büyüme gibi çocukların gelişimleri yönünde etkileri düşünüldüğü zaman aileler için çocuklarını gönderecekleri yuvaya karar vermek ayrıca önem ve dikkat arz etmektedir.
Yuvaya giden çocukların sosyal ve gelişim becerilerinin gitmeyenlere kıyasla daha fazla olduğu düşünülerek çocukları için ideal bir kuruma karar verme ve bu büyük adımı en uygun şekilde atma sorumluluğu beraberinde aileleri bir süreç beklemektedir. Sonrası kurumun tecrübelerine güvenmekten geçen bu süreç yolda zaman kaybı yaşanmaması için evlerine en yakın yuvalardan randevu alarak ziyaretleri gerçekleştirmek ve öncesinde hazırlanmış bilinçli soracakları sorularla, gözlem yaparak başlar. Tam olarak ihtiyaçların ve beklentilerin tespit edilmesinde ve planlı hareket edilmesinde her zaman fayda vardır. Örneğin kurum Milli Eğitim veya Sağlık Bakanlığı onaylı mı, bağlı olduğu bir sağlık kuruluşu mevcut mu, hastalanan çocuklar için neler yapılıyor, ecza dolapları var mı? Yuvaya ilk defa başlayacak çocuklar için alıştırma planı uygulanıyor mu, örnek alabileceğiniz bir eğitim programı var mı? Bale, dil, spor, müzik, gezi gibi programlar var mı ve kimler tarafından hazırlanıyor? İstenmeyen davranışlarda disiplin nasıl sağlanıyor, gözlem dosyaları tutuluyor mu, veli toplantıları ve toplantı dışında görüşme imkanları var mı, seminer ve konferans gibi velilere yönelik çalışmalar oluyor mu? Bu gibi soruların dışında gözlem yaparken kurum içerisinden gelen seslere kulak vermek, çocukların ve eğiticilerin sesleri ve yüz ifadelerine dikkat etmek aileler üzerinde, çocuklarını o yuvada mutlu olup olamayacağına dair bir izlenim uyandırmasında yararlı olacaktır. Ancak aileler kendi aile yapıları ve yaşam felsefelerine yakın, içlerine sinen yuvayı ararken kurumlarında ailelerden beklentileri olabileceğini unutmamalıdır. Dolayısıyla tutarlılık ve kararlılığın çocuklar açısından da önemli olduğu göz önünde bulundurularak ödeme şartları, kayıt evrakları dışında yuvanın ailelerden beklediklerinin neler olduğunu netleştirmekte, karar aşamasındayken görüşülen kurumları değerlendirmekte, şartları gözden geçirmekte kolaylık sağlayacaktır.
Elbette ki prensiplere ters düşecek vaatlerde bulunulmaması ve tutulamayacak sözlerin verilmemesi ailelerin olduğu gibi kurumlarında bekleyeceği bir durumdur. Yetkililerin önerilerini dikkate almakta ve tavsiyelere açık olmakta fayda vardır. Tüm ailelerin amacı fiziksel ve zihinsel yönden gelişmiş, başarılı ve mutlu çocuklar yetiştirmek olduğu gibi yuvalarında amacı yine bu yönde olup, çocukların vakitlerini eğitici yönde değerlendirmektir.
Aslında uygun olmayan bir yuvayı çocuklar kendi kriterlerine göre beğenip diretebileceklerinden ve ailelerinin de onların etkisinde kalabileceklerinden bu anlamda seçme şansının çocuklara bırakılmamasında, anne ve babaların çocuklarını götürmeden gönderecekleri yuvayı kendilerinin seçmelerinde fayda olacaktır. Karar verildikten sonra çocuklarına bundan sonra oyun oynayabileceği, arkadaş edinebileceği ve yeni bilgiler edinebileceği bir okula gideceği söylenmeli ve ziyarete uygun bir saatte çok uzun tutulmamak koşuluyla gidilerek öğretmeni ile tanıştırılabilir, gideceği bu yuva gezdirilebilir, yetkili kişi tarafından yuva hakkında bilgiler verilebilir. 3 yaş çocukları için psikolojik olgunlaşmalarının yetersizliği nedeni ile tüm gün programları yoğun gelebileceğinden ilk haftalarda haftada 3 4 saat, sonraları ise yarım günlük programlar düşünülebilir.
Çocuklar için ideal yuvayı seçerken birinci koşul, çocuk gelişiminde deneyimli bir psikoloğun veya bir pedagogun daimi olarak anaokulunda bulunması olmalıdır. Erken yaşta keşfedilen bazı problemler hızlı bir şekilde çözümlenebileceğinden çocuklar üzerinde daha sonra yaşanabilecek eğitim ve sosyal hayatını etkileyecek zorluklara dönüşmesinin de önüne geçebileceğinden beceri ve gelişimlerinin profesyonel kişiler tarafından takibinin yapılması gerekmektedir. Karşılaşılan aksaklıklarda aileleri uyarabilecek, bu gibi belirti ve değişikliklerin dikkatlice gözlemlenmesi, başkaca problemlerin işareti olup olmadığının keşfedilmesi uzman ve deneyim sahibi kişiler tarafından yapılabilmektedir. Bu anlamda ailelerin, çocukları ile ilgili eğitim ve gelişimleri, uygun disiplin yöntemleri konularında yönlendirilme ve desteklenmeleri adına yuva personellerinin pedagoji eğitimli olmaları önem taşımaktadır.
Ancak başlı başına bir psikoloji veyahut pedagoji eğitimi almış olmak yuvada öğretmenlik için yeterli olmayacak bunun yanı sıra sürekli çocuklarla bir arada olmayı, onlarla oyun oynamayı ve oyuncakları seviyor olması ve tıpkı çocuklar gibi kişiliğinin de eğlenceli ve coşkulu olması gerekmektedir. Ayrıca güler yüzlü, bakımlı ve temiz görünmeleri, ses tonlarının çocukları rahatsız etmeyecek şekilde kullanılmaları da yine çocuklar için büyük önem taşımaktadır. Yani bir öğretmenin diksiyonundan empatik olmalarına, problem çözme yeteneklerinden oyun ve dramatizasyona yatkınlıklarına, kendi duygularını iyi ifade edebilmelerinden çocukların duygularını anlamaya kadar bir çok konuda yetenekli olmaları da beklenmektedir.
Fark etmekte zorlanılmayacak bir diğer özellik anne ve babaların kolaylıkla dikkat edebilecekleri yuvanın temizliği ve fiziksel ortamıdır. Örneğin çocuklar hangi aktiviteleri nerelerde geçirecek ve o aktiviteler için bulunacakları ortam rahatlık, hijyen ve güvenilirlik bakımlarından uygun mu? Merdivenler, bahçe, oyun alanları yeterli derecede korunaklı mı? Buralarda ki malzemeler çocuk sayılarına kıyasla yeterli miktarda ve tüm çocukların kullanımına açık mı? Boya gibi çocukların ağızlarına alabilecekleri malzemeler o tarz bir durumda kalındığında zararlı olabilecek bir nitelikte mi? Hangi malzemeler kullanılıyor ve oyuncak çeşitliliği var mı? Hatta gerçekten oyuncaklar ve diğer eğitim malzemeleri kullanılıyor mu? Çocukların serbest oyun zamanlarında ve bahçe saati gibi açık alanlarda daha aktif ve hareketli olduklarından zarar görebilme olasılıkları daha da arttığından böylesi aktivitelerle ilgilenen öğretmen, eğitmen gibi takviye edilen personel sayısı yeterli mi?
Fiziksel alanın iyi tasarlanmış olması çocuklar için oldukça çekici gelmesinin yanı sıra bu fiziksel alana besleyecekleri olumlu duygular sebebiyle okula, öğretmen ve arkadaşlarına da aynı duyguyla yaklaşmasında etkili olacaktır. İyi ayarlanmış bir alanın çocuklar arasında pozitif ilişkilerin kurulmasını ve öğrenmelerini kolaylaştıracağı gibi materyallerinde aktif kullanılmasına olanak sağlayacaktır. Alanların ayrıca tehlikelerden uzak olması aileler açısından olduğu gibi çocuklar için de önem taşımaktadır. Kendilerini iyi ve güvende hisseden çocuklar akademik ve sosyal anlamlarda olumlu davranışlar sergilemektedir. İyi bir öğrenme için yuvanın çevresinin gürültülü bir ortam olmaması gerektiğinden ses kirliliğine de yuvanın fiziksel özellikleri değerlendirilirken dikkat edilmelidir. Bu açıdan kurumlar ses yalıtımına önem vererek gerekli önlemleri almış olmalıdır. Ayrıca eşyalar sivri ve keskin köşeli olmayıp, prizler çocukların erişemeyeceği yükseklikte ve elektrik kabloları gizlenmiş, zeminde kayganlığa neden olacak zemin malzemesi kullanılmamış ve binanın pencereleri çocukların tırmanıp sarkabileceği şekilde planlanmamış olması gerektiği gibi binada balkonda bulunmaması gerekmektedir.
Ailelerin seçeceği yuvalarda ki temizlik ve fiziksel açıdan değerlendirmeleri gereken diğer özellikler arasında ortamın aydınlık, havadar olması, kurumda sigara içilip içilmediği, perde ve minder gibi tekstil ürünlerinin ve yuva temizliğinin ne sıklıkta yapıldığı, olabilecek kesintiler için su deposunun olup olmadığı, soğuk havalarda ısınmanın yeterli olup olmadığı, kitaplıklarda yeterli miktarda hikaye kitapları bulunması gerektiği gibi öğretmenler için rehber kitaplarında mevcut olması, duvarlarda veya panolarda çocukların çalışmaları asılı ve güncel tarihlerde olup olmadığı, periyodik olarak sağlık kontrollerinin yapılıp yapılmadığı, bulaşıcı hastalıklara karşı alınan önlemler ve ailelerin haberdar edilip edilmediği gözlemlenilmesi ve öğrenilmesi gereken konular içerisinde yer almaktadır.
Tabi tüm bunların yanı sıra sınıf mevcudu da önemli bir konu olmaktadır. Ortalama okul öncesi 3 yaş sınıfları 10 kişi civarındadır. 10 ila 12 kişiden daha fazlası için bir öğretmen yeterli olmamaktadır. 4 5 yaş grupları için bu sayı biraz daha yüksek olabilir. Ancak ilkokullarda ki gibi çok daha yüksek sayılı kalabalık sınıflarda çocukların birbirileri ile uyum içinde ve bir düzende disiplinin sağlanması zor olacağından okul öncesi gruplarda böylesi bir durumda daha sıkı bir disiplin uygulanmaya çalışılması çocukların da ihtiyaç duyduğu ilgi ve rahatlık çerçevesinde beklentilerine ters düşebilmektedir. Ayrıca sınıfta bulunan öğrenci sayılarının ideal ölçülerde olmaması eğitimlerini, başkaları ile ilişkilerini olumsuz etkilemenin yanı sıra çocuklar için fiziksel ortam miktarını düşürecek, materyalleri, araç ve gereçleri de yetersiz kılabilecek, aralarında anlaşmazlıklar doğmasında ayrıca neden olacaktır. Dolayısıyla sınıfın mevcudu tüm bu anlamlarda 3 ila 6 yaş arası gruplar için yuva veya kurum seçerken önem taşımaktadır.
Ailelerin yuva tercihlerini yaparken edinmeleri gereken bilgiler arasında kurumun çocukların gelişimlerini nasıl izleyerek değerlendirdikleri, beslenme programları, servis düzenleri ve saati gibi bilgileri de görüşmüş olmaları gerekmektedir. Ayrıca aylık olarak ödeyecekleri ücretlere kırtasiye, gezi, sosyal çalışma gibi talep edilen ek ücretler hakkında bilgilerin sonrası olası sürprizlerle karşılaşmamak için mutlaka yine öncesinde görüşülmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Ziyaretlerin genellikle müdür veya kurum sahipleri tarafından gerçekleştiğinden edinilecek tüm bilgiler alınmış olsa dahi değerlendirme yaparken ailelerin, çocuklarının öğretmeni olması planlanan kişiyle de tanışmaları karar verme aşamalarında etkili olacaktır.
Çocukların sosyal becerileri kazanmak adına ev dışında ve aile olmadan atılan ilk adım olan yuva ve sonrası için anne ve babanın yerini kimse tutmayacaktır. Ancak tekrar söylemekte fayda var ki gelişimleri ve iyi birer birey olabilmeleri için bu gerekli adımların zamanında atılmasına olanak sağlanması ailelerin tercihi olarak en doğru temel olacaktır.