6. İnsan haklarına saygı göstermeyen devlet varoluşunun nedenini ve anlamını kaybeder
Kişinin birinci hakkı, doğal yeteneklerini serbestçe geliştirebilmesidir. Bu gelişimi sağlamak içinse en iyi vasıta kişiye bir başkasının benzer hakkına zarar vermeksizin tehlike ve zarar kendine ait olmak üzere, kendi kendini istediği gibi sevk ve idare etmeye müsaade etmektir.
İşte bu serbest gelişmeyi sağlamak kişisel hakların oluşturduğu çeşitli hürriyetlerin ana gayesidir. İnsanların bu haklarına saygı göstermeyen siyasi toplum asli görevinde kusur etmiş olur ve devlet varoluşunun nedenini ve anlamını kaybeder.
Çağdaş demokraside, kişisel hürriyetler özel bir değer ve önem kazanmıştır. Artık kişisel hürriyetlere devletin ve hiçbir kimsenin müdahalesi söz konusu değildir. Ancak bu kadar yüksek ve kıymetli olan kişisel hürriyetin medeni ve demokrat bir millette, neyi ifade ettiği hürriyet kelimesinin mutlak şekilde düşünülen manasıyla anlaşılmaz. Söz konusu hürriyet, sosyal ve medeni insan hürriyetidir. Bu sebeple kişisel hürriyeti düşünürken her kişinin ve nihayet bütün milletin ortak çıkarını gözetmek gerekir. Bir başkasının hak ve hürriyeti ve milletin ortak çıkarı kişisel hürriyeti sınırlar. "Hürriyet başkasına zarar vermeyecek her türlü davranışta bulunmaktır" denildiği zaman vatandaş hürriyetinin yalnız bunun amaç olduğu, devletin bu amacı sağlamak üzere bir vasıta olarak kabul edildiği ifade edilmiş olur. Milletin genel çıkarını ve amacını koruyacak olan bu vasıtadır. (1930)