Aramayın
Sevgilinizi geri istiyorsanız ve hiç umudunuz yoksa, yapabileceğiniz en akıllıca hareket, tamamen sessizliğe gömülmektir. Kendi içinizden onu bırakın. Hatta bırakamayacağınızı düşünüyorsanız bile, bunun provasını yaptığınızı düşünün. Ama kararınızı asla açıklamayın. Uzun, açıklayıcı mailler falan yazıp yollamayın. Telefon açmayın. Hislerinizi açıklamayın. Onun sizi merak etmesine izin verin. Her zaman yaptığınızın tam tersini uygulayın. Bir erkek size, örneğin üç birim sevgi vermiş ve bu şekilde sizinle birlikte olabilmiş ise, ama siz 10 birimlik sevgi ve ilgi bekliyorsanız, bunu asla alamazsınız. Bir süre görüşmedikten sonra yeterince sessiz kaldıysanız ve eğer erkek sizi merak etmişse, küçük bir mesaj atabilir. "Günaydın!" ya da "Naber, nasılsın? " gibi...
Merak etmesini sağlayın
Bu size tanıdık geliyor mu? Kadındaki ilk tepki, "İşte benim değerimi anladı, bana geri dönecek" diyerek heyecanlanmaktır. Oysa oyunun bundan sonraki kuralı, tıpkı bir pazarlık masası gibi olmalıdır. Bu tip küçük mesajlara sessiz kalmalısınız. Genellikle kadınlar buna cevap vererek aslında erkeğin ağzından pişmanlık ya da aşk sözcükleri duymak için fırsat yarattıklarını düşünüyor, ama erkek bunu yapmaz. Sadece aklında şu vardır: "Bu kadın üç birimlik, daha fazlasını vermeme gerek yok."
Önce kendinize değer verin
Sessiz kalmaya devam edin. Aramaya çalışacaktır. Açmamanızı öneririz. Bir süre sonra hâlâ sessiz kaldığınızda, rest çekebilir. "Bu son arayışım, bir daha aramam bak!" gibi... Buna da kanmayın. Muhakkak yeniden şansını deneyecektir. Bu aralarda ufacık bile olsa, tek kelimelik bile olsa cevap yazarsanız tüm şansınızı kaybedersiniz. Bu dönemde aslında erkek, size verdiği değeri üç birimden yavaş yavaş yükseltmeye başlıyor. Ve siz de kendi değerinizi idrak ediyorsunuz. Önemli olan, kendi değerinizi fark etmenizdir. Size yeterince değer vermeyen bir adamla işiniz olmasın zaten. Unutmayın... Kendinize siz değer vermezseniz başkası hiç veremez.