1-BAĞLANMAMAK: Eşe bağlanmadan sürdürülen ilişkiler pamuk ipliğine bağlıdır. Bu kişiler eşlerine “daha iyi bir alternatif çıkana kadar seninleyim mesajını veren davranışlar” sergilerler.
Bu tip ilişkilerde eşlerin ortak amaçları birbirinden farklıdır, biri ilişkisini bağlılıkla yaşarken diğeri, iyi bir fırsat çıkmasını bekleyen, bu ilişkide geçici olarak konaklayan bir yolcu gibidir. Bu tip kişiler önüne çıkan hiçbir fırsatı kaçırmaz. Bu nedenle arada güçlü bir bağ hiç oluşmaz. İlişkiye kendilerini tam anlamıyla vermedikleri için eşlerine de değer ve önem vermezler.
2-YALAN SÖYLEMEK VE SIR SAKLAMAK: Yalan söylemek başlı başına bir aldatmadır. Eşlerin birbirlerinden gizledikleri sırlarının olması, söylenmesi gereken bir şeyin saklanması da bir tür yalandır. Bazı durumlarda eşler karşılaşacakları tepkiden rahatsızlık duyacakları için yalan söyler ya da sır saklarlar. Aslında böyle yaptıklarında eşlerini arkalarından iş çevirip kandırarak aldatmış olurlar.
3-KIYASLAMA YAPMAK: İlişkinin ilerleyen aşamalarında kişilerin eşini bir başkasıyla kıyaslaması sıkça yaşanan bir durumdur. Genellikle başkalarının eşleriyle kıyaslanan eşin ruhunda derin yaralar açılabilir. Kıyaslama sonucunda eşinden hoşnut olmayan kişilerin eşlerine karşı davranışları saygısızlık ve değer vermeme şeklinde olmaya başlar. Bu durumda da ilişkide sevgi, saygı ve güven bağı zedelenir.
4-KANKA FLÖRTÜ: Genellikle iş arkadaşları arasında başlayan arkadaşlıklar, açıkça adı konulmuş bir ilişkiye dönüşemediğinde dostluk kisvesi altında sürdürülür. “Kanka flörtü” olarak adlandırılabilecek bu tür durumlarda doğrudan cinsel ya da duygusal bir ilişki kurulmamış olur ama birbirlerinin yaşamları hakkında her şeyi bilirler. İtiraf edilememiş platonik bir aşkın yaşandığı kanka flörtü eşlerden gizlenir.
5-SÖZÜNÜ TUTMAMAK: Bir ilişkiye başlarken eşler birbirlerine güvenmek konusunda sözlü ya da yazılı olmayan bir taahhütte bulunurlar. Sonuçta kimse güvenmediği kimseyle bir ilişkiye başlamayı düşünmez. Eşler ortak bir gelecek için birbirlerine vaatlerde bulunur, sözler verirler. Ancak bu vaatlerin ve sözlerin yerine getirilmemesi güveni sarsar.
6-İFŞA ETMEK: Eşler birbirleriyle ya da ilişkileriyle ilgili özel konuları yakın çevrelerinden de olsa başka biriyle paylaşarak ifşa ettiklerinde, ilişkiyi ayakta tutan en önemli unsurlardan biri olan güveni sarsarlar. İfşa edilen konunun ne olduğu, ne kadar büyük ya da küçük, önemli ya da önemsiz olduğu fark etmez, önemli olan eşin ve ilişkinin mahremiyeti ihlal edilerek güvenin zedelenmesidir.
7-BENCİLLİK: Kimi ilişkilerde bir taraf hep vermeden almayı ister, sürekli ben-merkezli davranışlar sergiler. Bu tip kişiler çoğunlukla narsisistik kişilik yapısına sahiptir, sadece kendileriyle ilgilenirler, kendilerini eşlerinden üstün görürler, eşlerine önem, değer vermezler, zaman ayırmazlar.
Bu kişilerin ilişkilerinde güven kaygan bir zemin üzerine kurulur; ilişkinin yürümesi için tek taraflı bir çaba söz konusudur çünkü böyle bir ilişki karşı taraf verici olabildiği sürece devam eder. Karşı taraf, istek ve beklentilerinin karşılanmaması nedeniyle sürekli hayal kırıklıkları ve hüsran yaşar, kendine, eşine ve ilişkisine güveni yara alır.
8-ADALETSİZLİK: İlişkinin temelini oluşturan adalet en az güven kadar önemlidir. Tüm duygular, sorumluluklar, cinsellik adaletli bir şekilde paylaşılmalıdır. Eşlerden birinin yalnızca kendini düşünerek diğerini hiçe sayarak yaptığı tercihler ve davranışlar adaletsizliği doğurur.
Kadınlar genellikle harcamalar konusunda adaletsizce davranırken, erkekler de sorumluluk üstlenme ve yapılacak işler konusunda adaletsizdir. Bunlar bir süre sonra ilişkide büyük bir gerilime yol açar. Önemli kararları kendi başına alıp diğerine kabul etmekten başka çare bırakmayan emrivakiler yapılması da adaletsizliktir ve adalet temeli sarsılan ilişkilerde güven temeli de aynı ölçüde sarsılır.
9-SAYGISIZLIK: Küçümseme, azarlama, hor görme, alay etme, aşağılama, başkalarının yanında küçük düşürme gibi davranışları içeren tavır ve tutumlar açık bir şekilde duygusal aldatmadır.
Karşılıklı saygı ilişkinin vazgeçilmez unsurlarındandır, çünkü saygı ve sevgi bir paranın iki yüzü gibi birbirine sıkı sıkı bağlı kavramlardır. Saygı olmazsa sevgi, sevgi olmazsa saygı tam olarak olamaz. Dolayısıyla eşlerin birbirlerine saygılarının azalması ya da bitmesi, sevgilerini de kaçınılmaz bir sona sürükleyebilir.
10-SOĞUKLUK: Birbirlerinin yaptıkları ya da yapmadıkları nedeniyle çiftler arasında soğuk rüzgârlar esebilir. Eşine soğuk davranmaya başlayan, sırtını dönen taraf, eşiyle ilgilenmez, onu umursamaz olur. Genellikle bu soğukluk kendini cinsel yaşamda da gösterir. Diğer taraf bu soğukluğun kendisine doğrultulmuş bir silah olduğunu fark etmez.