Hakkı da vardı, Çünkü ula rütbesini haizdi.
Ahmed Vefik Paşa 1882'de Bursa valiliğinden ikinci defa olarak sadrazam olunca Filip Efendi, Tarık Gazetesi'ne kinayeli bir bend yazdı.
Molyer'in bütün eserlerini açık Türkçe ile tercüme eden sadrazamın Bursa'da iken tiyatro ile pek fazla meşgul olmasından, hatta sahnede suflörlük yapacak kadar tiyatroya düşkünlüğünden bahsederek imalı bir şekilde alay etti. Ahmed Vefik Paşa son derece sinirlendi. Filip Efendi'yi Bab-ı Ali'ye getirtti ve sorguya çekti:
-Sen nerelisin? dedi.
-Karamanlıyım, Efendimiz.
-O halde, 'Karaman'ın koyunu, sonra çıkar oyunu' sözünü duymuş olacaksın.
-Duydum Efendimiz.
-O sözün ne demek olduğunu anladın mı?
-Hayır Efendimiz.
-Sakalını un çuvalı dibinde ağartmışsın. İnsan kendi memleketini hatırlatan bir sözün aslını merak edip öğrenmez mi? Sana bir iyilik olsun diye şu eksiğini ben tamamlayacağım. Uşaklarını çağırarak emir verdi:
-Yatırın şu katırı! Saadetlü Filip Efendi Hazretleri Bab-ı Ali sofasında ve kalem efendilerinin alkışları arasında tam yüz sopa yer.