defnedildikten sonra devlet büyükleri, oğulları ve Edebalı'nın
oğlu da söylenen Ahi Hasan isimli mübarek zat toplanıp mirası
hesapladılar.
Koca Osman Bey'den geriye birkaç at, bir kat elbise, bir
çift çizme, eyer takımı, tuzluk, kaşıklık ve yüz kadar koyunla
birkaç çift de öküz kalmıştı. Osman Bey'in hiç parası yoktu.
Orhan Bey'in ağabeyi olan Aladdin Paşa.
"Atlar hükümdara kalır, koyunlar devlet malı olur; geride
birşey yok ki paylaşalım!" diyerek işi kolayca çözüme
kavuşturuverdi.
Bu miras paylaşımını bir de ünlü Osmanlı Tarihçisi Aşık
Paşa'dan dinleyelim:
"Babası ölünce Orhan Gazi, kardeşi Alaaddin'le bir araya
geldi. İşin gereği ne ise gördüler. O zamanın mübarek
zatlarından Ahi Hasan'ın Bursa hisarında bulunan ve saraya
yakın olan tekkesinde zamanın büyükleriyle birlikte
toplandılar. Osman'ın malı olup olmadığını sordular. Baktılar
ki, yalnızca fetholunmuş ülkeler var, Akçe ve altın mevcud
değil. Osman Gazi'nin yenice bir elbisesi, atın yanına asılan
bir torbası, tuzluğu, kaşıklığı, çizmesi, iyice birkaç at,
birkaç sürü koyunu, birkaç çift de öküzü vardı. Başka birşeyi
yoktu."
Orhan Gazi Ağabeyine sordu:
- Sen ne dersin?
- Kardaş! Padişaha iş görmek için at gerektir. Koyunlar da
Padişah şöleninin gerektirdiği şeydir. Bölüşecek başka neyimiz
var ki bölüşelim?
- Öyle ise gel, sen Padişah ol!
- Kardaş! Babamızın duası ve himmeti seninledür. Anın için
ki, kendi zamanında askeri senin yanına vermişti. Şimdi
Padişahlık dahi senin hakkındır!
Alaaddin Paşa yanındakilere bakmış idi ki, zamanın
büyükleri de söyledikleri de söylediklerini uygun buldular.
Alaaddin Paşa yalnızca küçük bir köy diledi, Orhan da istediği
köyü verdi."
Ne diyelim? Anlayana sivri sinek saz, anlamayana kıssalar
da hisseler de az!..