"Fatih Sultan Mehmed'in babası" olarak bilinir. O'nun bu
özelliği Türk tarihine ve kültürüne yaptığı başka büyük
hizmetleri adeta gölgelemektedir.
O'nun, Anadolu'da Türk Birliği'nin kurulması yönünde
yaptığı çalışmalar, Avrupa'daki fetihleri ve ünlü Kosova
zaferi engin tarihimiz içindeki şerefli yerini almıştır. Bütün
bunların yanında ikinci Murad'ın Türk diline ve kültürüne
yaptığı büyük hizmetler vardır ki, unutmamamız gerekiyor.
Mesela, Osmanlıların Kayı Boyu'ndan geldiği ilk defa
ikinci Murad döneminde ortaya çıkarıldı. Buna bağlı olarak
paralara Kayı damgası vuruldu, şehzadelere "Korkud", "Oğuz"
gibi Türk isimleri verilmeye başlandı.
O devirde pek çok Türkçe eser yazıldı. Yazıcıoğlu Ali'nin
Türk - Oğuz geleneklerini anlatan "Tevarih-i Al-i Selçuk",
Molla Arif Ali'nin Anadolu'nun fethini ve Türkleşmesini ele
alan "Danişmendname", Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin dini
edebiyat alanındaki "Muhammediye", Şeyhi'nin "Hüsrev ile
Şirin" ve Mercimek Ahmed'in Farsça'dan çevirdiği "Kabüsname" isimli
eserlerini bunlar arasında sayabiliriz.
Kabüsname'yi Farsça'dan tercüme eden Mercümek Ahmed bunun
hikayesini şöyle anlatır:
"Gelibolu'da Sultanımız tarafından huzura kabul
edildiğimde Kabüsname'den söz açılmıştı. Bir başkasının
yaptığı tercüme ile ilgili olarak dedi kim: 'Hoş kitaptır,
içinde çok faydalı nasihatlar vardır. Biri Türkçe'ye tercüme
etmiş fakat yeterli değil. Açık söylememiş. Kabüsname bir
kabüsname haline gelmiş.
(Kabsüname: Eski İran'da, Kabüs'ün torunu Kühistan
hükümdarı Keykavus'un "Geylan Şah" adındaki oğluna verdiği
öğütleri bildiren kitap. Kabus: Uykuda basan ağırlık) Bir
kimse ortaya çıkıp bu kitabı açık tercüme etse de gönüller haz
olsa!' Bunun üzerine işe koyuldum da o kitabı istenilen
şekilde tercüme etmeyi başardım."
İkinci Murad'ın başlattığı bu hamle devam etti ve Türk
kültür seviyesi kısa zamanda öteki milletleri geri bıraktı.