Düzenli egzersiz: Hergün 30 dk. veya daha fazla hızlı yürüyüş yapanlarda kalp damar hastalığı riskinin %18, hafif tempo koşanlarda ise %42 kadar azaldığı bilinmektedir. Düzenli egzersizlerde, vücut yağ oranında azalma, uzun dönemde kan basıncında düşme, kalbin veriminde artma, şeker hastalığı gelişme riskinde azalma sağlamaktadır. Hareketli bir yaşam tarzı, kandaki iyi kolesterol düzeyini artırabilen başlıca faktördür.
Obeziteden kaçınmak: ‘Beden/Kitle İndeksinin (BKİ: kg olarak ağırlık / metre olarak boyun karesi) > 30 olması Dünya Sağlık Örgütü tarafından obezite olarak tanımlanmıştır. Son yıllardaki araştırmalarda vücuttaki toplam yağ oranından çok yağın vücutta bulunduğu bölge ve dağılımı üzerinde durmaktadırlar. Bu dağılımın belirlenmesinde bel/kalça oranı kullanılmakta ise de, tek başına bel çevresi ölçümü, karın bölgesindeki yağ dağılımı ve sağlığın bozulmasında önemli ve pratik bir gösterge olarak kullanılmaktadır. Kalp-damar hastalığından korunmak için hedeflenen bel çevresi ölçümleri kadınlarda < 80 cm, erkeklerde ise < 94 cm’dir. Bu değerlerin üzerindeki yağlanma düzeyi insulin direnci ile birlikte kalp-damar hastalığı gelişimi açısından risk taşımaktadır.
Yeterli uyku ve ‘Uyku-Apne Hastalığı’: Erişkin bir bireyin günde en az 6 saat uykuya ihtiyacı vardır. Uyku süresinin dışında uyku kalitesi de çok önemlidir. Uyku-apne hastalığı gibi durumlarda kişinin uyku esnasında kandaki oksijen düzeyinin düşmesi ile kalp atım sayısının arttığı, uzun vadede hipertansiyon ve koroner kalp hastalığı gelişimi riski artmaktadır. Haftada 3 kez 30′ar dakikalık şekerlemeler, stres hormonları üzerinde olumlu etkiler yaparak kalp krizi geçirme riskini yüzde 20-30 arasında düşürebilir.
Stressiz bir yaşam: Yüksek stres düzeyi vücut direncinin düşmesine sebep olur. Vücut strese adrenalin hormonu salınımını arttırarak yanıt verir. Bu da kalp ve solunum hızının artmasına ve tansiyonun yükselmesine sebep olur. Yağ asitleri ve kolesterol kana daha çok salınır ve kan kalınlaşmaya başlar. Özellikle toplumda sık gözlenen depresyon, kaygı bozukluğu (anksiyete) ve panik bozuklukların farkına varıp tedavi edilmesi ile kalp hastalığı gelişimi riski azaltılabilir.