DİZİLER HORMONEL DENGEYİ BOZUYOR, ŞİDDETE YÖNELTİYOR
Televizyonlarda artan dizi filmlerin sosyal bilimciler tarafından incelenmesi gerektiğini ifade eden Ardıç, televizyon dizilerinin vücudun hormonel dengesini bozduğu ve şiddete yönelttiğini savundu. Ardıç, “Bazı dizi filmlerin içerikleri yalnızca cinsellik ve şiddet üzerine kuruludur. İnsanın iki temel dürtüsü olan bu kavramlar, insan bilinçaltını doğrudan harekete geçirir ve doğrudan bir etki yaratır. Dizilerin insanın merakını ve vücudundaki hormonel dengesini etkileyen iki önemli dürtü üzerine kurulu olduklarını kolayca gözlemleyebiliriz. Bazı dizlerin temel içeriği cinsel ilişkiler, tecavüz ve cinsel istismar üzerine kurulu olup, insanın en önemli dürtüselliğine hitap etmektedir. Bu bağlamda toplumsal bir ilgi oluştursa da zararlarını toplumumuzda artan suç olaylarıyla fark ediyoruz” dedi.
Toplumda şiddet olaylarının giderek arttığını belirten Ardıç, bunun nedenini televizyon dizilerinde şiddet ve güç unsurunun kullanılmasına bağladı. Ardıç, şiddet içeren dizilerinin ortaya çıkarabileceği tehlikelere ilişkin ise şöyle konuştu:
“Toplumsal şiddet seviyemizin arttığını, trafikte, okullarda, hastanelerde rahatça gözlemleyebiliriz. Özellikle bazı dizilerin öne çıkan kahramanlarının şiddet ve güç unsurunu özgüven gibi yansıtarak şiddete dayalı olumsuz bir özgüven profilini gençlerimiz üzerine yerleştirmektedir. İzlenen dizilerin bazıları temel bir insani dürtümüz olan şiddeti, kontrolsüz bir güç olarak olumsuz bir şekilde yansıtmaktadır. Bu türde diziler aile yaşantımıza da; aile içi şiddet olarak yansıyabilmektedir. Dikkat edilmesi gereken en önemli bir konuda çocukluk ve ergenlik döneminde kişilik oluşumu sürecinden geçen çocuklarımızı korumamızdır. Bu dönemde oluşan kişilik profilini bu tür dizilerin olumsuz etkileyebileceğini biliyoruz.”
Ergenlik ve çocukluk döneminde televizyon dizilerine karşı önlem alınması gerektiğini savunan Ardıç, “Bu dönemde bazı önlemler alınmazsa ileride kişilik bozukluklarına yol açabilmektedir. Özellikle 2-7 yaş evresinde ki çocuklarımızın gerçeklik algısı tam olarak oluşmadığı için dikkat edilmesi gerekmektedir” dedi.