Facia ile ilgili pek çok şey yazılıp çizildi; ancak hiçbirisi şimdi okuyacaklarınız kadar ilginç değil.
Titanik gemisi batmadan tam 14 yıl önce kitabı yazıldığını biliyor muydunuz ?
Hiç kimse onun dünyanın en büyük kehanetlerinden birisini yaptığını bilmiyordu.
Hatta kendisinin dahi haberi yoktu.
Adı; Morgan Robertson´du, Amerikalıydı, 1861´de doğdu, gençken denizcilik yaptı, sonra ise bir elmas eksperi oldu ve New York´da kuyumculuk yaptı. Sonra Kipling´in bir öyküsünü okudu ve yazar olmaya karar verdi.
İlk öyküsü 25 $´a satıldı, daha sonra yazdığı 10 öyküden ise 1.000 $ kazandı.
Yazmak ona artık kolay ve kazançlı geliyordu.
1897 yılının bir kış gecesinde 24.Caddedeki dairesinde yeni bir deniz öyküsü yazmayı planladı.
Kitabın adı “Titan’ın Enkazı“ydı. Evet yazar kitaptaki geminin adını Titan olarak belirlemişti!
İşte kitaptaki hikaye ve asıl olay arasındaki inanılmaz benzerlikler:
Romandaki gemi ile, Titanik arasında sadece 4 metre fark vardı. Titan 248 metre, Titanik 252 metreydi.
İki geminin ağırlıkları da çok yakındı. Robertson romanında Titan´ı 70.000 ton ağırlığında yazmıştı; Gerçek Titanik ise 66.000 tondu.
Her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her ikisi de 3000’er yolcu taşıyorlardı. Gerek romandaki hayali Titan´a gerekse de gerçek Titanik´e Avrupa´ nın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişlerdi.
Daha da ötesi var;
Robertson´un romanındaki dev Titan, New Foundland yakınında; Kuzey Atlantik´ de bir buzdağına çarparak battı ve işte inanılmaz ama gerçek; Talihsiz Titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta, aynen romandaki benzeri gibi bir buzdağına çarparak okyanusa gömüldü.
Ve her iki gemide de; yeterince cankurtan filikası yoktu; Robertson romanındaki gemide 24 filika bulunduğunu yazıyordu; Titanik´de ise 22 filika vardı ve bu yüzden can kaybı büyük oldu.
Sonra…Gerçek kazanın sonucunda 1513 yolcu boğularak öldü ve kayboldu. Aynen 14 yıl önceki romanda yazıldığı gibi… Robertson´un romanındaki Titan´da ise 1500 kişi ölüyordu. Her iki gemi de 3000 kişilikti ve Titanik´e 2224 kişi binmişti.
Aynı asla batmaz denen gemi,
Aynı yerden aynı yere yolculuk,
Aynı tarihte, aynı yerde kaza,
Aynı buzdağı ve aynı tür batış,
Aynı yolcu ve ölü sayısı,
Hatta iki gemi de batarken orkestranın ilahi çalmasına kadar…
Diğer bir garip ve sır dolu bir olay,
Titanik battığında, ünlü İngiliz gazeteci William T. Stead gemide bulunuyordu.
1892 yılında Stead hikayeler yazarak yaşamını kazanıyordu.
Gazeteciliğinin yanısıra Stead, ölüm ötesi ve Spiritüaliizm ile yani Ruhçuluk’la da ilgileniyor, araştırmalar da bulunuyordu.
O yıl yazdığı kısa hikayelerden birinin adı neydi biliyormusunuz?
“Titanik” ve yine Titanik´den 20 yıl önce…
Yine Titanik´de olduğu gibi, Stead´ın hikayesindeki Titanik´de bir buzdağına çarparak batıyordu.
Ve Stead´ın yazdığı hikayede, Stead kendisini kazadan kurtulan biri olarak anlatıyordu.
Ve; 20 yıl sonra gerçek Titanik batarken, o buzlu ve soğuk denize gömülenlerden birisi Stead´ ın gerçekten kendisiydi.
Ama; sonu romandaki gibi olmadı çünkü kurtulamayacaktı.
Zira bu roman gerçekti ve başka bir romancı tarafından yazılmıştı.
O anda Stead ne düşünmüştü? 20 yıl önce yazdığı hikayeyi düşünüp, kurtulacağına inanıyor muydu?
Bunu asla bilemeyeceğiz…