Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar. Bir süre sonra muzlara doğru hareketleneni diğer maymunlar engellemeye başlar.
Su kapatılıp maymunlardan biri dışarı alınır, yerine yeni bir maymun konulur. İlk yaptığı iş, koşup muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur. Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu bir de döverler.
Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir. Ve o da merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer. Bu maymunu en şiddetli ve istekli döven de biraz önce diğerleri tarafından engellenen ve ilk dayağı yiyen birinci yeni maymundur.
Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. Bu da ilk atağında diğerleri tarafından cezalandırılır. Diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur ama en iştahlı dövenler de onlardır.
Sonra en baştaki ıslanan maymunların dördüncü ve beşincisi de yenileriyle değiştirilir. Ama tepelerinde o bir kangal muz hala asılı olduğu halde artık hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadır.
Neden mi?
Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmektedir!!!
Hayatımız boyunca işyerinde, arkadaşlar, eşler, aile üyeleri arasında ve hatta toplumun genelinde bu tarz bir anlayışla sık sık karşılaşırız. Önümüzde iki seçenek vardır:
* Ya maymun olmayı kabul edip, diğerleri gibi hayatımızdan memnun olmaya başlar, varolan düzenin en koyu savunucusu olup, karşı çıkanı da herhangi mantıklı bir sebep olmaksızın aşağılamaya devam ederiz;
* Ya da sınırları zorlayıp, merdiveni tırmanma cesaretini gösteririz.
"İki şey sınırsızdır: evren ve insanoğlunun ahmaklığı... İlkinden o kadar da emin değilim!"
Albert Einstein