Muhteşem Gatsby’nin pek çok uyarlaması var fakat zamanda ne kadar geriye gidersek o uyarlamaların izlenebilirliği azalıyor. Tüm uyarlamalara bakıldığında ise bu durumun tersine işlemesi gerektiğini anlıyorsunuz. Scott Fitzgerald’ın dünyaca ünlü romanının 1949 senesindeki uyarlaması neredeyse kayıpken 1926 yılında çekilen sessiz formattaki uyarlaması tamamen kaybolmuş durumda. Geriye sadece bir fragmanı kalmış.
2. London After Midnight, 1927
Elbette London After Midnight derken gotik rock grubundan bahsetmiyoruz. Bahsettiğimiz şey başrol oyuncusu Lon Chaney’in keskin dişlerine takılmış kayıp bir vampir filmi. Her ne kadar tarihçiler bunun çok da iyi bir film olmadığını söylese de (gerçi nereden bildikleri de meçhul) filmin Chaney’in kariyerindeki en başarılı hitlerden biri olduğunu söylemek mümkün. 1967 yılında MGM’in 7 numaralı deposu yandığında filmin orijinal kopyası da kül olmuştu. Bugüne kadar pek çok yalancı versiyonu ortaya atılsa da henüz özgün bir kopyası bulunmuş değil.
3. Chikara to Onna no To no Naka, 1932
“Gücün ve Kadının Dünyası” anlamına gelen film, sessiz olmayan ilk Japon animesi olması dolayısıyla önem arz ediyor. The Jazz Singer’ın başarısının ardından Japon şirket Shochiku tarafından yapılan animeyi tarihin ilk hareketli animesini yapan Kenzo Masaoka planlayıp yönetmiş. Tarihi bir önem arz etmesine rağmen filmin hikayesi biraz alışılmışın dışında: Akira ya da bildiğimiz diğer animelerden farklı olarak bir adamın şişman karısına karşı hislerini anlatıyor.
4. The Day The Clown Cried, 1972
Listede yer alan filmlerden farklı olarak Palyaço’nun Ağladığı Gün’ün ortalıktan kaybolmasının sebebi yönetmeni Jerry Lewis’in filmin izlenemeyecek kadar utanç verici olduğu yönündeki inanışıydı. Naziler tarafından tutsak edilen bir palyaçonun Yahudi çocuklarla birlikte ölüme gitmesini anlatan filmin konusu da zaten yönetmenin bu fikrini doğrular nitelikte diyebiliriz.
5. Power Of Love, 1922
Hayır, bu sefer de Geleceğe Dönüş filminin soundtrack albümünde yer alan parçadan bahsetmiyoruz. Bahsettiğimiz şey bir cinayeti, bir aşkı ve de bir hırsızlığı anlatan 1922 yapımı sessiz bir film. Özelliği ise seyirci karşısında gösterilen ilk 3 boyutlu film olması. Los Angeles Ambassador Oteli’nde gösterilen filmden 30 sene sonra üçüncü boyut teknolojisinin tekrar kullanıldığını da eklemek gerekir. 1920’lerde yaşayan sinemacılar şimdikilerden daha akıllıymış diye düşünüyor insan.
6. The Story Of The Kelly Gang, 1906
Yirminci yüzyılın başlangıcından yalnızca altı yıl sonrasında çekilen bir filmin koca bir asrı nasıl etkileyebileceğini kimse kolay kolay tahmin edemez. O dönemlerde çekilen filmlerin yaklaşık 10 katı uzunlukta (70 dakika) olan Avustralya yapımı Kelly Gang’in Hikayesi çekildiği zaman da kimse tarihin ilk uzun metraj filmini koruyup kollamayı aklına getirememiş anlaşılan. Gerçek bir cinayette ilham kaynağı olduğu için bu film çekildikten bir yıl kadar sonra yasaklanmış. 1940’lı yıllarda tarihten silindiği resmi olarak açıklanan Kelly Gang’in Hikayesi’nin bazı parçaları yıllar geçtikçe bir araya getirilip özgün versiyonundan çok daha kısa hali oluşturulmuş. Haliyle tüm zamanların ilk uzun metraj yapımı böylece gün geçtikçe kısa metraj bir film haline gelmiş.
7. Cleopatra, 1917
Birkaç çıplak sahne dolayısıyla 1917 yılında müstehcen bulunup yasaklanan Kleopatra’nın, daha sonra Fox şirketi ve Modern Sanat Müzesi’nin yaptığı açıklamalar doğrultusunda iki farklı kopyasının hala var olduğu anlaşıldı. Femme fatale karakterlere hayat verip Charlie Chaplin kadar ünlenen aktris Theda Bara filmde başrol oynamıştı.
8. Humor Risk, 1921
Marx kardeşlerin oynadığı ilk filmle karşınızdayız. Daha sonra It’s A Wonderful Life ve Gone With the Wind filmlerinin senaristliğini de üstlenecek Jo Swerling’in yazdığı ilk film olan Humor Risk yalnızca bir kez gösterilmişti. Marx kardeşlerden filmde kötü karakteri oynayan Groucho, daha sonra bu film için pek de olumlu şeyler düşünmediğini itiraf etmişti. Peki filme ne oldu? Bazılarına göre kaza eseri projektörün içinde kalıp yanlışlıkla çöpe atıldı, bazılarına göreyse Groucho filmi bizzat kendisi yaktı. Bir kısım ise hayaletleri suçlamaya devam ediyor.
9. The Mountain Eagle, 1927
Hazır olun, karşınızda Alfred Hitchcock’ın kayıp olan tek uzun metraj filmi var! Filmin gerçekliğini kanıtlayan yalnızca 30 kare bugüne kadar ulaşmış durumda ve film, İngiliz Film Enstitüsü tarafından “en çok aranılan kayıp filmler” listesinde bir numarada yer alıyor! Yönetmen Hitchcock’a göre film pek de güzel değildi ve kendisi kaybolmasından da oldukça memnundu. Kısaca filmin içinde bulunduğu durum, tüm sanat topluluklarının sizin lise sonda yazdığınız berbat bir şiirin peşinden koşması gibi bir şey.
10. Georges Melies’in Filmlerinin Çoğu, 1896-1913
Eğer George Melies gibi bir sinemacıyı Martin Scorsese gibi bir ustadan öğrenmek istiyorsanız yapacağınız şey belli: 5 Oscar ödüllü Hugo’yu seyretmek (gerçi yüzyıl önce işin içinde sevimli yetimlerin olmadığına bahse girerim). 500’den fazla film yaptığı bilinen bu efsane sinemacının filmlerinin çoğunun askerlerin çizmelerine topuk yapılabilmek için ordu tarafından yakıldığını bilmek çok acı. Kendisinin seyredebildiğimiz ikonik filmlerinden öte kaybolmuş yüzlerce filmini göremiyor olmanın verdiği hüznü sinema tarihinde daha başka ne verebilir ki?