Boyacıoğlu, son günlerde gündeme gelen, halk arasındaki adıyla "acı bal zehirlenmeleri"nden nasıl sakınılacağı ve tüketicilerin ne gibi önlemler alabileceği konusunda yaptığı açıklamada, acı bal zehirlenmesi ve benzeri sorunların, yalnızca bal için değil, birçok gıda maddesinin açık ve kontrolsüz olarak satılmasının getirdiği riskler arasında olduğunu bildirdi.
Açıkta satılan gıdaların hangi koşullarda hazırlandığı ya da üretildiğinin hiçbir şekilde bilinemeyeceğini vurgulayan Boyacıoğlu, "Özellikle konu bal olduğunda, analiz yapılmadan balın hangi çiçeklerden elde edildiğini tespit etmek ya da tüketici açısından risk içerip içermediğini anlamak mümkün değil" dedi.
Boyacıoğlu, açık ve denetimsiz olarak sofralara gelen balların, acı bal örneğinde olduğu gibi öngörülemeyecek birtakım riskler içerebildiğini belirterek, şunları kaydetti: "Gerçek, doğal ve sağlıklı balı tadından, kokusundan veya renginden tespit etmek mümkün değil. Gerçek bal, ancak bilimsel yöntemlerle ve laboratuvar ortamında ölçümleme yapılarak tespit edilebilir.
Tüketicilerin, bu gibi risklerden korunmak için bilimsel yollarla ölçüm ve denetimleri yapılmış balları tercih etmeleri önemli. Bu da ancak yasal süreçlerle denetlenen, analizleri yapılmış ve gıda güvenliği mevzuatına uygun olarak satışa sunulmuş ürünleri tüketmekle mümkün. Riskleri de ortaya çıkarmanın yolu, balı laboratuvarlarda incelemek ve çeşitli tahlillerle ölçümlemek.
Açıkta satılan ürünlerde riski her zaman tüketici taşır ve bir problemle karşılaşıldığında sorunun kaynağı ve muhatabı bulunamaz. Tüketicinin aldığı ürünün kaynağını bilmeye her zaman hakkı vardır ancak açıkta satılan üründe bunu anlama şansı yoktur. Bu bakımdan her zaman gıda mevzuatına uygun şekilde hijyenik koşullarda paketlenmiş, güvenilir kaynaklardan gelen ürünler tercih edilmelidir."