Alaşımın Tarihi
Alaşımlar teknolojik ürünler ve buluşlar gibi görünse de aslında imalatı dışında pekte yeni ve teknolojik sayılmazlar. Tarihsel araştırmalar ve bulunan metal alaşım maddelerin milattan önceki devirlere uzanıyor olması, karbon ve demirin birleştirilerek, daha dayanıklı bir alaşım madde elde edildiğini anlayabiliyoruz. Bugün, günümüzde bilgisayar kontrollü makineler ile istenilen seviyede ve kalitede her türden alaşım yapılabilir. Bilim insanları üst düzeyde çalışmalar ile hiç duymadığımız alaşımlar üreterek, gerekli endüstriyel ihtiyaçları karşılamak üzere çalışmaktadır. Ev gereçlerinden, tıbbi alet ve makinelere, arabalardan bilgisayarlara kadar, birçok ortamda alaşım malzemeler kullanılmaktadır.
Alaşımların Özellikleri
Alaşımlar kendilerini oluşturan ana metallerden daha dayanıklı olurlar. Alaşımın yapım amaçları arasında istenilen en büyük özellikte sağlamlıktır. Doğal demir madeni ile üretilmiş bir demir parçasına, dayanıklılık ve farklı özellikler eklemek için alaşım katkıları yapılarak çelik sağlamlığı, gümüş parlaklığı ve kauçuk esnekliği verilebilir. Bakır ve kalay elementlerinden tunç, bakır ve çinko elementlerinden pirinç, kurşun ve kalay elementlerinden lehim oluşturulur ve en çok bilinen alaşım maddelerdir. Çelik çeşitleri, altın, gümüş gibi çok fazla maddenin ve elementin birleşimi ile oluşan alaşımlar, karışımın çeşitli derecelerde ısıtılarak erime noktaları doğrultusunda karıştırılması ve dökülerek soğuması ile üretilir. Bu karışımlar alaşımlara farklı değerler de katar. Altın elementine katılan bakır ile hem renk hem de esneklik ve sağlamlık kazandırılırken, değerlenmesi de sağlanır. Yüksek sıcaklık sonucu karışımların tepkimeleri ile ana madde haricindeki alaşım maddeler, uçuculuk özellikleri ile kaybolarak geriye adi demirin, fiziken bir şahesere dönüşmüş kısmını bize bırakırlar.